Gözümde beyazın sempatisini yitirdiği günleri yaşıyoruz.
İstanbul'da dört gözle beklediğimiz kara artık fazlası ile doyduk. Hatta öyle ki, uzun seneler görüşmesek, hatırlamayacağımız, aramayacağımız dost gibi olduk burda kendisiyle.
Geçen kış buraya geldiğimizde kar gördük zannetmiştik.
Ta ki, bu sene, kar yağana kadar. Bu sene üst üste yağan karın ardından, geçen sene gördüğümüzün kar değil, "karcık" olduğunu anladık.
Kar dolayısıyla günlerce okullar tatil oldu. Hatta, fırtınalı, yoğun yağışın olduğu bir gün sokağa çıkma yasağı konuldu. Sokağa çıkan 500 dolar ceza ödedi. Vali, belediye başkanı sürekli uyarılar yaptı, yapmaya da devam ediyorlar. Acil durum harici, yolların kullanılmaması, evlerden çıkılmaması adına.
Her sabah güne, acaba, kaç inch (1 inch=2.54 cm) kar yağacak diye uyanır olduk.
İstanbul'da, kar yağışı yoğun illeri haberlerde seyrederken "ahh şöyle bir kar buraya yağsa" diye temenni ederdim.
Herhalde her kış yaptığım temennilerime bu kış karşılık geldi.
Yıllardır burada yaşayanlar 15-20 yıldır böyle yoğun kar yağmadığını söylüyorlar. Bizim son kışımız ya, kar, bize unutulmaz bir veda yaşatmaya çalışıyor sanırım.
İlk kar yağdığı günlerde (Kasım ayında), oğlum karı görür görmez heyecanla "hadi çıkalım, kar topu oynayalım, kardan adam yapalım" diye sabahın köründe hazırlanıp beklerdi.
Sonraları bu heyecan debisi düşmeye başladı. Okula veya alışverişe gitmek için sokağa çıktıkça karla hemhal oldu.
Artık ilgisini kar topu oynamak yerine, kocaman kar küreme motorları, kar kürekleri çekmeye başladı. Babası, her kar küremeye, arabayı temizlemeye çıktığında, çıkmak ister oldu.
Sonra baktı ki, bu kar bitmiyor. Her gün, her gün, her gün yağıyor.
Ve bu karı küreme de bitmiyor...
Artık ilgisini onlar da çekmez oldu.
Kar oğlumun gözündeki sempatisini de yitirdi, olağan bir durum haline gelerek.
Nasıl ki, doğuda Van'da, Erzurum'da, Sivas'da doğmuş, büyümüş bir çocuk, İstanbul boğazını ilk gördüğünde büyülenir, çarpılır ama İstanbul'a göç edipte yaşamaya başlayınca zamanla kanıksar ve büyü bozulur ya. İşte bizimde gözümüzde maalesef karın, o eşsiz beyazın büyüsü bozuldu.
Artık yağması ile bizi neşeye, sevince boğan "a a kar yağıyor, hadi dışarı çıkalım, karın keyfini çıkaralım" diye konuşturan tebessüm sebebimiz değilsin...
Bizim için sis gibi, yağmur gibi sıradan bir hava durumu şeklisin "kar"...
Üzgünüm ama, özellikten genelliğe geçiş yaptın bizim gözümüzde...
Her gün yağarak, sürekli donarak bizi eve hapsederek, çocuğumun okulunun tatil edilmesine sebep olarak, eşimin sosyal hayatını baltalayarak, benim alış veriş zevkimi "hiç" ederek, bunu hak ettin sen...
Artık sempatik değilsin.