11 Nisan 2015 Cumartesi

Bir Ben Miyim Bağımlı?

Bu "evham" denilen olayın geçme ihtimali var mıdır?
Varsa, kaçta kaç oranındadır?

Evhamlanmanın bedellerini, insanda oluşturabildiği tahribatları çok yakından yaşamama ve yaşayanları görmeme rağmen, hayatımdaki vazgeçilmez duyguların en baskınlarından biri olmasını nasıl engelleyebilirim?

Bilemiyorum doğrusu...

Başa gelen olaylarda "en kötüsünü" düşünmenin, çeşitli hastalıklardan, ömrü kısaltmaya kadar kötü olan bir çok şeye sebep olduğunu bile bile bendeki bu "evhama" karşı vazgeçilmez aşırı sempatinin sebebini inanın ben de bilmiyorum. 

Kurtulmak istediğim çok aşikar ama sanırım, beynimde beni yöneten hücrelere karşı koyamıyorum.

Konu, çocuklarım olduğunda mantığım, aklım, fikrim beni terk edip, yerine mantıksız, fikirsiz, panik atak biri geliyor. 

"Sakin ol", "bir şey yok", "normal böyle şeyler", "çocuk bu düşe-kalka, hasta ola ola büyür" diyen herkesi rahatlıkla "gamsızlıkla" suçlayabiliyorum. 

Bu halden memnuniyetsizliğim aşikar; bu hal, ne dini yaşayana, ne mantığı olana yakışır. Ama engel olamıyorum...

Yaptığım hareketlerin absürtlüğünü, iki-üç hafta sonra kavrayabiliyorum.

Geçenlerde okuldan eve gelen oğlumun eşofmanının dizi yırtılmış, dizi de kanamış ve bant yapıştırılmış görünce, tek nefeste sorularımın ardı arkası kesilmedi. 

Nasıl düştün?
Koşuyor muydun?
Biri ile mi çarpıştın?
Yuvarlandın mı?
Dizin çok kanadı mı?
Kafanı çarpmış olabilir misin?
Yüksek bir yer miydi, düştüğün yer?
Öğretmenlerin gördü mü, düştüğünü?
Hemen yanına geldiler mi? (Eğer geldilerse, kesin ciddi bir düşüştü. Yoksa, bahçede o kadar çocuk var. Nasıl fark etsinler, di mi yani.)

Bu kadar soru bombardımanına 5.5 yaşındaki oğlumun verdiği cevap:

Sakin ol anne, koşarken düştüm, dizim kanadı, sadece ama sadece o kadar.


Aradan bir iki saat geçti, içimde susturamadığım, bastıramadığım duygularla, ben sorulara hala devam. 


Oğlum başın dönüyor mu?
Miden bulanıyor mu?
Düşünce, dizin gibi burnun da kanadı mı?

Ve yine aynı cevap, "Hayır anne, sadece dizim kanadı"

Aradan biraz daha zaman geçti, aynı sorular, ben bir daha, bir daha, çok üstelemiş olacağım ki... Çocuk kurtulmak için, "tamam anne, biraz başım dönüyor galiba" dedi. 

Aman Allahım, artık bende hal kalmadı, başı dönüyor, bu çocuk kesin beyin kanaması geçiriyor. (Allah korusun)

Ne yapsam, eşimi arasam okuldan gelse mi? Okul ev arası 1 saatlik mesafe, o gelene kadar geç olabilir. Buradan tanıdıklarla hastaneye kendim götüreyim. Kızımı ne yapsam? Onu da alıyım yanıma, o durmaz kimseyle. Fikirler, fikirler, fikirler...

İçimden cılız bir ses, belli belirsiz, kendini duyurmak için çırpınıyor. "Sakin ol Zehra, sakin ol Zehra" diye. 

Ve sonunda, zorla da olsa onu duydum. Paniğimi yok etmek yerine, başka bir boyut kazandırdım. Bir yere götürmeden önce, en iyisi bir googledan araştırayım...

Ve aman Allahım. Onlarca vak'a, yüzlerce kötü sonuçlanmış olay, sebebi sonucu, oluşumu, yapılması gerekenler, erken müdahale, belirtiler vesaire vesaire...

Okudukça kurdum, kurdukça okudum. Google saya saya, hay nereden açtım bunu diye diye okudum. 

Yaptığım absürtlüğün tavanı ise, gece saat 2'de oğlumun başındayım. Uyuyan çocuğu zorla uyandırıp "Ben kimim, ben kimim" diye zorla soruyorum. Gözlerim fal taşı, acaba ne diyecek, tanıyacak mı, tanımayacak mı. Ya tanımazsa, kesin kafaya darbe aldı, ondan tanımadı. Düşünceleri ardarda zihnimde bir biriyle yarışırken, uykulu gözlerle bana bakan bu saatte annem ne yapıyor diye anlamaya çalışan oğlum "annemsin anne, sen bilmiyor musun ki, niye soruyorsun" deyince, zihnimdekiler aynen yarışı kesti. Bense gayet sempatik, saçma sapan bir gülümsemeyle, "şaka yaptım oğlum, şaka" dediğimde, oğlum saçmalama der gibi anlamsız bir bakışla yüzüme baktı ve arkasını dönüp yattı. 

Bu olayda  ne kadar saçma sapan davrandığımı, ortada bir sorun olmadığını, böyle şeylere daha mantıklı yaklaşmam gerektiğini kendi kendime telkin etmemin üzerinden bir hafta geçmeden bu sefer kızım hasta oldu. Kafamda kurabildiklerimi sizin düşünce gücünüze bırakıyorum. 

Ve maalesef ki, eşsiz telkinlerimin hiç bir işe yaramadığını, aslında benim telkini bir kenara atıp bu kafamı toptan değiştirmem gerektiğini çok iyi anladım. Ama anlamak yetmiyor maalesef, uygulayamadıktan sonra. 

Bir haftada üç defa doktora gittik kızım için. (Sadece grip)

Başta sürekli beni teskin etmek zorunda olan sevgili eşimden, canım anne ve babamdan, her defasında uzun uzun bir şey olmaz abla diye beni uzun uzun ikna etmeye çabalayan ve evham krizlerim geldiğinde yanımda bil mecburi bulunan herkesten özür diliyorum.


İnanın isteyerek yapmıyorum. Ama engel olamıyorum. İkinci çocukta tecrübeli, nasılsa değişir diye beklenti içinde olan sevgili yakınlarım, sizleri hayal kırıklığına uğrattığım için çok üzgünüm... 

Ama, bu evham illeti, maalesef ki benim bağımlılığım. Her bağımlı gibi ben de bu illetten kurtulmak istiyorum.