8 Ekim 2014 Çarşamba

En Değerli Besin...

Bebek beklediğimiz günlerin sonuna yaklaştığımızda, gittiğimiz her doktor kontrolünde yegane sorulardan biri bebeği nasıl besleyeceğimiz üzerineydi.

Anne sütü mü yoksa mama ile mi besleyeceğimiz sürekli soruluyordu.

Aile doktorumuz, hemşireler, doğum için gittiğimiz hastanedeki doktorlarımız, beslenme uzmanı hep aynı soru.

Anne sütü vereceğimi söylediğimde önce rahat bir nefes alıp gülümsüyorlar, sanırım "oh iyiyim, anne sütü için ikna etmek zorunda kalmayacağım" diye düşünüyorlar.

Sonrasında bana kutsal varlık muamelesi yapıyorlardı. Hele ki oğluma iki yaşına kadar anne sütü verdiğimi duyanların gözünde kutsallığım artıyor, artıyordu. Anne sütünün faydalarını anlatıp anlatıp bitiremiyorlardı.

Konuya öncelikle hazırlama, ısıtma, depolama derdi olmamasından, bebeğe lazım olduğu her an hazır olmasından başlayıp,
faydaları ile genişletip,
özelliği ile devam edip,
yeterli olup olmamasının nasıl anlaşıldığı ile sona yaklaştırıp,
emzirme hataları ile sona erdirdiler, en değerli besin muhabbetini...

Defalarca dinledik eşimle beraber, sadece bir ağızdan değil üstelik bir çok ağızdan bazen saatleri bulan sürelerde.

Dinlediklerimizi özetlleyecek olursak, ilk altı ay su dahil hiç bir şey vermeden anne sütü verilmelidir. İlk günlerde "kolostrum" adlı sütün yapısı farklıdır. Bu süt bebek doğduğu andan itibaren bir hafta süre ile gelir. Bebeği enfeksiyondan koruyucu süttür. Antibiyotik görevi yapar.

Sonrasında sütün yapısı değişir, daha yoğun bir süt salgısı başlar. Zengin protein ve mineraller vardır, kemik gelişimi, beyin ve sinir sistemi için gerekli herşey anne sütünde mevcuttur.

Sütün arttırılması ve kalitesinin yükseltilmesi için gerekli olan yegane şey sudur. Su, sebze ve meyveler kaliteli süt için yeterlidir. Doğru sanılan şekerli, yüksek kalorili yiyeceklerin süt yapımını arttırdığı düşüncesi aslında yanlıştır.

Emzirme süreleri ise ilk iki ay bebek her istediğinde verilmelidir. Sonrasında yavaş yavaş bir saate, iki saate aşamalı olarak üç saate kadar uzatılabilir. İşte anlatılanların özeti.

Hastanenin bir başka özelliği de, çalışan annelerin süt sağıp bırakabilmeri için gerekli olan pompalar, buz dolabında saklamak için yedek biberonlar, yanlış emzirme neticesinde oluşabilecek yaralar için özel hazırlanmış kremler, doğup yapılan hastane tarafından hediye olarak verilmesi.

Ve başta da yazdığım gibi her şeyin uzun uzun anlatılması. Anlatılanlar; bebek bakımı, alt değiştirilmesi, banyo yaptırılması, altına sürülecek kremin miktarı, ısısını ölçmek için verilen derecenin nasıl kullanılacağı, kaç fahrenayt olması gerektiği, burnundaki sümüğün ağzındaki balgamın nasıl aspire edilip temizleneceği, hatta araba koltuğuna nasıl oturtulup bağlanacağına kadar her şey.

Hastaneden çıkıp eve ulaştığınızda rahatlıyorsunuz ama hastane ile irtibatınız devam ediyor. Ertesi gün size bir hemşire gönderip her şeyin yolunda olup olmadığını kontrol ediyorlar.

Eee, artık yeter diyorsunuz, herşey için thank you da, bir rahat bırakın yahuuu. Nankörlük olmasın ama yoğun ilgiden de bunalıyor insan.

Bir de bu bizim ikinci çocuğumuz, varın ilkinde olabilecek muameleyi siz düşünün. 








1 yorum:

  1. Yani sanki ilkini baskası buyuttu hadi benim gibi çok ara versen neyse akıl veren çok oluyor unutmuştur diye:/ama anne adayları için çok faydalı bilgiler bunlar not etsınler bence .bide ilk banyo zaten bir rituel annnanne babanne ve bilcumle akraba orada oluyor bide size hiiiç gerek yok dimi:D

    YanıtlaSil