16 Temmuz 2014 Çarşamba

Farklı Bir Gezi

"Beklenen gün gelecekse çekilen çileler kutsaldır" sözü gereğince kutsal çileleri çekmeye devam ediyorum.(uykusuzluk,iştahsızlık,hazımsızlık,mide yanması vs. vs.).

Hamilelikte 38. haftaya girdiğimiz şu günlerde her haftaya doktor da başlıyoruz.Her pazartesi kontrole gidiyoruz.Şimdilik bir ses bir seda yok.Beklemedeyiz...

Geçtiğimiz hafta bize bir randevu daha verdiler ama bu sıradan bir muayene randevusu değildi.Bu doğum yapılacak hastaneyi gezip, görme, öğrenip,tanıma randevusu...

Aynı bir turistlik gezi gibi,hastane gezisi yaptırdılar bize...


Hastaneden içeri girince önce lobideki geniş koltuklar,bembeyaz yer granitleri,kocaman yeşil bitkiler dikkatini çekiyor insanın. Gözü güzellikleri görürken, burnu mis gibi kahve kokusunu alıyor. Kahve, insanı kendine çeken, bağımlılık yapan adeta sihirli bir içecek Amerika'da. İstenilen her yerde ulaşılıyor, yol kenarlarında, alış veriş merkezlerinde, benzincilerde, hastanelerde, kısaca canınızın kahve çektiği an neresiyse, orada. 

Kahvenin büyüsünden kurtulup yola devam ettik. Hastanenin ikinci katı olan doğum katına ulaştığımızda bir görevli yanımıza geldi. Kendini tanıtıp, hastaneyi gezdireceğini söyledi. Rehberimiz, bembeyaz saçları, masmavi gözleri, yetmiş-seksen yaşlarında bir bayandı. Şu Titanik filmindeki bayan başrol oyuncusunun yaşlanmış halini oynayan oyuncuya çok benziyordu. 

Bize her yeri teferruatı ile gezdirdi. Her sorumuzu uzun uzun açıklayarak cevapladı. 

Önce prematüre bebeklerin kaldıkları yerleri gösterdi. Storlar hafif inik, karanlık ortamda, sallanan sandalyelerde oturan annelerin kucaklarında bebekler. Günün uzun bir bölümünü böyle geçiriyorlarmış. Anneleri yanında. Tuhafıma gitti doğrusu, çünkü biz prematüre bebeğin küvezde bakıldığını ve yanına kimsenin alınmadığını biliriz hep.Gerçi bebekten bebeğe,kilosuna,akciğer gelişimine göre bu durum değişebilir sanırım...

 Devamında doğumdan sonra kalınan odaları gezdik.Bir hasta yatağı ,bir refakatçi yatağı, banyosu, tuvaleti, üç sandalyeli yuvarlak masası, gömme dolabı olan bir oda. Bazı odalarda jakuzi de varmış.Ama rezerve etmek gibi bir şansımız yok.Gittiğimiz zaman boş olup olmamasına bağlı kalıp kalamamak...Klasik hastanelerdeki gibi nevresimler, yastıklar, pikeler beyaz. Ama arzu edersek kendi nevresimimizi, yastığımızı götürebilirmişiz...
 
Oğlumun  bizimle hastanede kalma ihtimaline karşı bir yatak daha alıp alamayacağımızı sorduğumuzda sorun teşkil etmeyeceğini alabileceğimizi söyledi.Benim için çok önemli meselelerden biri de buydu.Ferahladım doğrusu...
 
Gelelim bebeğin yatağına,tahtadan altında çekmesi olan minik bir yatak..
 
Çekmecenin içinde üç tane zıbın takımı, üç tane kundak (Burada çocuk doğar doğmaz sıkıca kundaklıyormuş hemşireler) başlık, biberon, emzik, bir paket bez, ıslak  mendil,tırnak makası, burun as pire etmek için pompa, ince bir battaniye var.(Görevlinin yanın da çok ta inceleyemedim Ama oğlum sağ olsun hepsini eline alıp tek tek baktı.Hatta başlık gibi deneyebileceklerini denedi bile)...

Bunlar hastanenin yeni doğan bebeklere hediyesiymiş. Hastanede kaldığımız sürece bunları kullanacakmışız.Başka bir şey giydirmek prensiplerine aykırı. Eğer giydirmek istediğimiz başka bir kıyafet varsa hastaneden çıkarken onu giydirebilirmişiz.

Hastaneye bebek için hiç bir şey getirilmiyor, gerek yok.Tek getirilmesi mecburi olan şey ,car seat(araba koltuğu)...

Hastaneden çıkarken hemşire gelip yeni doğan bebeğe uygun car seate bebeği yerleştirip, car seatide arabaya yerleştiriyormuş.Arabaya doğru bağlandığından emin olduktan sonra çıkış izni veriliyormuş. Car seat yoksa bebeğe çıkış izni de yok(muş).Bu mevzu Amerika da çok önemli sadece yeni doğan için değil tüm çocuklar için mecburi...

Geziye devam edecek olursak bir sonraki durağımız doğumun gerçekleştiği odaydı. Burada doğumhane diye bir yer yok .Aynı doğum sonrası kalınan odalar gibi doğum odaları var.İçerisi tam teşekküllü mini bir ameliyathane gibi.Her türlü teçhizat mevcut.Doğum öncesi ve doğum anı bu odalarda gerçekleşiyor. Bu odalarda doğum gerçekleşene kadar istediğimiz kadar kişi ile bekleyebilirmişiz.
 
Burada doğumun kutsaliyeti çok yüksek ve önemli olduğu için bu odada doğumu gebe ile beraber birinci derece akrabaların bir çoğu bekliyormuş. Anne, baba, kardeşler, kayınvalide kayınpeder dostlar bu liste uzayıp gidiyormuş. Odada camın önüne yerleştirilmiş sandalyeler bunun ispatı gibiydi.

Bana ters geliyor bu kalabalık... Bence mahremiyeti olmalı doğumun.Ne öyle ya seyirlik kız kulesi mi bu? Bizim adetlerimize ters .Baba, dedeler kapıda merakla bekler.Müjdeyi veren hemşireye hediyesi verilir.Sarıp sarmalanmış mis gibi temizlenmiş bebek kucağa alınıp koklanır,sonra baba giyinmiş yatağına yatırılmış yorgun ama mutlu eşinin yanına girer.Budur bizim adetimiz geleneğimiz.(yine büyük konuştum ve yine başıma gelecek mecburen)...

Bebek doğduktan sonra ki tüm sağlık kontrolleri bu doğum odasında anne ve babanın yanında yapılıyormuş.Kontrollerin ardından doğum sonrası odaya geçiriliyor.Sonrasında herhangi bir şey için(kan almak,test yapmak,vs.)bebek odadan çıkarılırken baba yada ailenin izin verdiği biri daima yanında bulunuyor.Doğum sonrası bebeğin ayağına alarm takılıyor. Bebek herhangi bir sebeple velevki aile fertleri tarafından olsun görevlilerin izni olmadan odadan dışarı çıkarılamıyor.Çıkarıldığı an alarm çalıyor-muş...


İşte bize anlatılanların özeti ...

Gezi sonrası sevgili rehberimiz bize çıkış kapısına kadar eşlik edip iyi şanslar diledi.

Şimdi biz bize anlatılanları yaşayacağımız günü beklemekteyiz,heyecanla, korkuyla, merakla...

Hayırlısı ile hemşirenin bebeğimizi car seate yerleştirdiği anın hayalini kurmaktayız sağlıkla inşallah...

Dip Not :
Bu arada biz sigortalıyız. Bu anlatılanların hepsi sigorta kapsamı dahilinde.Hiç bir ek ücret talep edilmeyecekmiş.Jakuziyi kullansak bile:)...













1 yorum:

  1. Vay be hastaneyi tanıtmak için özel randevu... Insanlar boşuna Amerika da doğum yapmak istiyo değiller. Hastane değil *****otel sanki...

    YanıtlaSil