13 Haziran 2014 Cuma

Akvaryuma Gidiş - "Anne çok sıkıştım" bedeli:55 Dolar.

Hayvan görme merakımız bizi yine yollara düşürdü. Boston'daki akvaryumdu bu seferki hedefimiz...

Şehrin bilmediğimiz caddelerinde akvaryumu kolay bulmamıza rağmen   dolaşmaya devam ediyorduk park yeri için. 

En sonunda akvaryuma yürüme mesafesin de bir otopark bulduk, daracık karanlık ama olsun. O sıcakta o kadar cadde dolaştıktan sonra bize çok şirin sempatik geldi doğrusu. Ta ki, içeri girip ücret panosunu görünceye kadar; saati 40 dolar. Geleli aylar olsa da bir Türk vatandaşı olarak dolar hemen TL'ye çevriliyor zihinde ve ediyor ortalama 80 TL... Hemen o sempatik yer yine karanlık ucube bir yere dönüştü gözümüzde. Oradan aynen çıktık. Allahtan girdi-çıktı ücreti talep etmediler. Sonrasında caddelerde, sokaklarda park yeri aramaya devam...

Tam bu sıra da oğlumun sesi "anne ben çok sıkıştım tuvaletim var." Ben en ikna edici ses tonumla "tamam oğlum biraz sabret, bak az kaldı şimdi akvaryuma gireceğiz orada tuvalet vardır... Bir on dakika daha yer arama seansı ve arkadan tekrar bir ses "ama ben çok sıkıştım sabır mabır edemem!". Artık baktık olacak gibi değil, bir cafenin önünde durduk. Eşim oğlumu götürdü, ben de nefes almak için arabadan indim. O sırada gözümün içine baka baka yaklaşan bir hanım cebinden turuncu bir zarf çıkardı. Eyvah dedim içimden, gelme bizim arabaya yaklaşma diye çığlıklar atıyordum içimden. (Öncekilerin tecrübelerinden, turuncu zarfın ne demek olduğunu öğrenmiştim-ticket) Geldi ve tam karşımda durdu. Ben en sevimli halim ve eşsiz ingilizcemle!!! "please, five minutes my husband in the cafe" (lütfen beş dakika, eşim kafede) gibi  bi şeyler gevelesem de beni hiç kale almayıp cezayı yazdı ve küt diye cama iliştirdi. Tam o sırada sıkışıklığı giderilmiş oğul ve bunu sağlayan kahraman baba kapıda gözüktüler. Ama artık çok geçti. Ceza hoyrat ellerden kopmuş masum camımıza ilişmişti bile. Eşim biraz ileride başka canları yakmakla meşgul olan hanımı görünce durdu ve çocuğun tuvaleti geldiği için durakladığını aslında park etmediğini, beş dakikada çıktığımızı, ne kadar anlatmaya çalışsa da hiç bir şey ifade etmedi. Muhabbetin biraz uzadığına kanaat getiren cezacı hanım "devam edin yoksa bir ceza daha yazarım" tehdidiyle karışık uyarısını yapınca yola devam etmek zorunda kaldık.

Turuncu zarfı açma yürekliliğini eşim gösterip 55 dolar ceza ile ilk o muhatap oldu...

o anki yüz ifadesi tarif edilmez, yaşanır... (Aslında yaşanmaz da...) Park ettiğimiz yerdeki levha ikinci bir darbe oldu. 15 dakika sonra park ettiğimiz yerdeki park yasağı kalkıyormuş... Free (ücretsiz) oluyormuş... Veeee son darbe biraz daha dolaştıktan sonra akvaryumun arka sokağında 2,5 dolara 2 saatlik park yeri bulduk. Yolun kenarında parkmetre denilen aletler var. Çocuklar için alışveriş merkezinde bozuk para ile çalışan top, şeker veren makinalara benziyor. Çeyreklik denilen 25 centle çalışıyor. 12 dakikası 25 cent, 2 saati 2,5 dolar.

İşte bol darbeli bir gezi günün başlangıcı...

Devamı bir sonra ki yazı da...

1 yorum: