Yabancı ülkenin her şeyine alışmak zor. Kanunlarına, kurallarına, yollarına, trafik ışıklarına hepsi bir yana yemeklerine...
Ne yiyebileceğini, ne içebileceğini bilememek, her tadın farklı gelmesi, ekmeğin suyun bile...
Markette otuz çeşide yakın ekmek var. Hangisini almalısın, hangisi ülkendeki dirseği kıtır ekmeklerin tadına benzer. Bunu bulabilmek bile zaman gerektiriyor. Gerçi biz bir çok denemeden sonra hiç birisine alışamayıp evde kendimiz yapmaya karar verdik. İki aydır da ekmeğimizi haftalık yapıp, buzdolabına koyuyoruz.
Türkiye'den gelirken bizden önce gelen arkadaşların tecrübelerinden yararlanıp, bavul hakkımızın birini yiyecek doldurarak kullanmıştık. Peynirler, zeytinler, helva getirdiğimiz başlıca kahvaltılıklarımızdı. Kuru gıdalarımızda (mercimek, nohut, bulgur, pirinç vs.) bizi bir süre idare etti.
Şimdi böyle yazınca mahrumiyet bölgesine gelmişiz gibi oldu. Aslında yokluktan değil, çokluktan alamıyorduk. Ona yakın pirinç çeşidi, bir o kadar makarna çeşidi var marketlerde. Yumurtalar bile çeşit çeşit. Çiftlikte bağımsız gezen bitkisel yemle beslenen, hayvansal yemle beslenen tavuğun yumurtası, kümeste bitkisel yemle ya da hayvansal yemle beslenen tavuğun yumurtası... böyle sürüp gidiyor.
Yumurta, süt, bal olayını tecrübelerden yararlanarak çözsek de diğer ürünlerde herkesin ağız tadı farklı olduğu için deneme yanılma yöntemi ile bize uygununu bulmak zorundaydık. Tabi ki hazıra dağ dayanmadı, bir müddet sonra peynirler, zeytinler suyunu çekti. Bu arada oğlum sucuk, salam istiyor, eşimse et, tavuk derdinde...
Ve o büyük gün...
Bizim Türk bakkalına gidişimiz.
Kapıdan girdik, gözlerimiz fal taşı gibi. Oğlum; anne bak burada kraker var, aaa halley de var, bak çikolatalı gofret de var. Bu "bak" lar uzadı gitti.
Ben ise tanıdığım bildiğim peynirlerin, zeytinlerin, makarnaların başından ayrılamıyordum. Eşim çoktan et reyonuyla buluşmuştu. Hepimiz hasret kaldığımız yakınımıza kavuşma anındaydık sanki. O sırada TV'de "Seksenler"... Bir an Amerika'da değilde Türkiye'de bir bakkalda gibi hissettik hepimiz. Gözlerimiz buğulandı, kimse hissettiğini dökmedi dile... Oğlum bile...
Zamanla alıştık Türk bakkala, hele ki ev bulunca tam karşısında buradaki lükslerimizin en önemlisi oldu Türk bakkal. Her şeyi bulmak mümkün, demliğe takılan süzgeçten Türk lokumuna kadar.
İyi varsın Türk bakkal ve iyi ki tam karşında oturuyoruz.
ayyy bu yazıda cok etkilendimmm gozlerimmm dolduuu��iyi ki varmisss Turk bakkalll
YanıtlaSil