24 Haziran 2014 Salı

Gece Saat 3, Kapımızı Yumruklayan Biri Var!

Geçen gece 2:50 civarında uykumdan uyandım. Beni ne uyandırdı, "bu seste ne?" diye uyku sersemi algılamaya çalışırken sesin binanın yangın alarmı olduğunu anladım. 

Ha sustu susacak diye beklerken, ses daha da şiddetlendi. Eşimi kaldırdığımda "önemli bir şey yoktur. Önemli bir şey olsa ev sahibi üst katta, nasılsa bize seslenir" dedi uyumasına devam etti. 

Ta ki 10 dakika sonra oda kapısı ile aynı olan dış kapımız kırılıyormuşçasına çalınmaya başlayıncaya kadar. 

Buradaki evlerin ortak özelliklerinden biri de kapı ayrımı olmaması. Yani bizimki gibi evin içinin kapıları ile dış kapılar bir birinden farklı değil. Bizim dış kapılarımızdaki çelik kapı, şifreli kapı sistemi burada yok. Beş aydır buradayız, herhangi bir hırsızlığın olmama nedenini çözemedim. Çeşitli nedenler ortaya koysam da tam olarak cevap bulmuş değilim. Yani bahçede kilitsiz, açıkta duran oğlumun bisikletinin hala yerinde duruyor olması beni düşündürüyor açıkçası. Elbette bu durumdan gayet memnunum ama...

Neyse ben konuyu dağıttım. Geçen geceye dönecek olursak eşimin kalkıp kapıyı açması ile karşımızda tam da Amerikan filmlerdeki gibi iri kıyım diye tabir edilen saçı olmayan 1.85 boylarında elinde el feneri ile bir Amerikan polisini gördük. Önce iyi olup olmadığımızı sorup, sonra alarmın çalma sebebine fire departmanının (itfaiyenin) gelip bakacağını, ihtiyaç olursa eve girip karbonmonoksit oranını da kontrol edebileceklerini söyledi. 

Aradan bir müddet geçti (bu arada alarm hala çalmaya devam ediyordu) fire departmanı tüm ihtişamı, her yerinde yanan kırmızı ışıkları ile gelip, evimizin önüne park etti. Beş dakika içinde alarmın sesi kesildi. Bir müddet daha binada kalıp sonrasında iki polis otosu ve itfaiye arabası geldikleri gibi gittiler.

45-50 dakikalık maceranın ardından gece geri sessizliğine büründü. 

Buraya ilk geldiğimiz dönemlerde bize bunları anlatırlarken de garibime gitmişti. Açıkçası pek de inandırıcı gelmemişti. 

Buradaki evler tahtadan, duvarlar şıtrak denilen bir maddeden yapılıyormuş. Yani yangına çok elverişliymiş. Evlerin eski olması da bu durumu kolaylaştırıyormuş. Bu sebeple, evin her odasında, her binada yangın alarmları var. Kesilmeden on beş dakika çaldığı zaman polis, itfaiye ve ambulans üçlüsü kapıya yığılıyormuş. Her hangi birine haber vermeye gerek yok. Çünkü bu alarmalar polise bağlı. 

Bana anlatıldığında "vay be ne memleketmiş,her alarma koşarlarsa... vay ki vay " diye dinlemiştim. 

Geçtiğimiz gece anlatılanları bir bir yaşayarak tecrübe etmiş olduk. 


Allaha şükür önemli bir sebebi yokmuş alarmın çalmasının, sadece gevşeyen bir vida sebep olmuş bütün bu tantanaya...

2 yorum:

  1. Vay be 45dakikada resmen herşeyler hallolup bitmiş Türkiye de yazık ki ancak adres tespiti yapılıyor o kadar vakitte

    YanıtlaSil
  2. Bencede Türkiye'de insanlar hayatlarını kaybedince ambulans, itfaiye vs. Anca yetişebiliyor.
    Birde evlerde hatta evlerin her odasında bu alarm sisteminin olması bana çok değişik geldi. Burdan anlaşılıyor ki orada çocukların olduğu gibi insan hayatıda çok mühim......

    YanıtlaSil