Geçen
gece 2:50 civarında uykumdan uyandım. Beni ne uyandırdı, "bu seste ne?"
diye uyku sersemi algılamaya çalışırken sesin binanın yangın alarmı
olduğunu anladım.
Ha
sustu susacak diye beklerken, ses daha da şiddetlendi. Eşimi
kaldırdığımda "önemli bir şey yoktur. Önemli bir şey olsa ev sahibi üst
katta, nasılsa bize seslenir" dedi uyumasına devam etti.
Ta ki 10 dakika sonra oda kapısı ile aynı olan dış kapımız kırılıyormuşçasına çalınmaya başlayıncaya kadar.
Buradaki
evlerin ortak özelliklerinden biri de kapı ayrımı olmaması. Yani
bizimki gibi evin içinin kapıları ile dış kapılar bir birinden farklı
değil. Bizim dış kapılarımızdaki çelik kapı, şifreli kapı sistemi burada
yok. Beş aydır buradayız, herhangi bir hırsızlığın olmama nedenini
çözemedim. Çeşitli nedenler ortaya koysam da tam olarak cevap bulmuş
değilim. Yani bahçede kilitsiz, açıkta duran oğlumun bisikletinin hala
yerinde duruyor olması beni düşündürüyor açıkçası. Elbette bu durumdan
gayet memnunum ama...
Neyse
ben konuyu dağıttım. Geçen geceye dönecek olursak eşimin kalkıp kapıyı
açması ile karşımızda tam da Amerikan filmlerdeki gibi iri kıyım diye
tabir edilen saçı olmayan 1.85 boylarında elinde el feneri ile bir
Amerikan polisini gördük. Önce iyi olup olmadığımızı sorup, sonra
alarmın çalma sebebine fire departmanının (itfaiyenin) gelip bakacağını,
ihtiyaç olursa eve girip karbonmonoksit oranını da kontrol
edebileceklerini söyledi.
Aradan
bir müddet geçti (bu arada alarm hala çalmaya devam ediyordu) fire
departmanı tüm ihtişamı, her yerinde yanan kırmızı ışıkları ile gelip,
evimizin önüne park etti. Beş dakika içinde alarmın sesi kesildi. Bir
müddet daha binada kalıp sonrasında iki polis otosu ve itfaiye arabası geldikleri gibi gittiler.
45-50 dakikalık maceranın ardından gece geri sessizliğine büründü.
Buraya ilk geldiğimiz dönemlerde bize bunları anlatırlarken de garibime gitmişti. Açıkçası pek de inandırıcı gelmemişti.
Buradaki evler tahtadan, duvarlar şıtrak
denilen bir maddeden yapılıyormuş. Yani yangına çok elverişliymiş.
Evlerin eski olması da bu durumu kolaylaştırıyormuş. Bu sebeple, evin
her odasında, her binada yangın alarmları var. Kesilmeden on beş dakika
çaldığı zaman polis, itfaiye ve ambulans üçlüsü kapıya yığılıyormuş. Her
hangi birine haber vermeye gerek yok. Çünkü bu alarmalar polise bağlı.
Bana anlatıldığında "vay be ne memleketmiş,her alarma koşarlarsa... vay ki vay " diye dinlemiştim.
Geçtiğimiz gece anlatılanları bir bir yaşayarak tecrübe etmiş olduk.
Allaha şükür önemli bir sebebi yokmuş alarmın çalmasının, sadece gevşeyen bir vida sebep olmuş bütün bu tantanaya...
Vay be 45dakikada resmen herşeyler hallolup bitmiş Türkiye de yazık ki ancak adres tespiti yapılıyor o kadar vakitte
YanıtlaSilBencede Türkiye'de insanlar hayatlarını kaybedince ambulans, itfaiye vs. Anca yetişebiliyor.
YanıtlaSilBirde evlerde hatta evlerin her odasında bu alarm sisteminin olması bana çok değişik geldi. Burdan anlaşılıyor ki orada çocukların olduğu gibi insan hayatıda çok mühim......